29 Mart 2008 Cumartesi

ad aktarması

Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel):
Yemeğin altını kısıver.
İki tabak yedi, hâlâ doymadı.
Sobayı yak da ısınalım.
Burnu durmadan akıyordu.
Bahçeye diktiği vişneler tutmuş.
Atlanta’da eldivenlerimiz büyük başarı kazandı.
Bütün tribünler ayaktaydı.
Mozart’ı dinlerken kendimden geçerim.
Bu dergide güzel imzalar var.
Bütün köy başına toplanmıştı.
O zamanlar Anadolu kan ağlıyordu.
Ankara yeni bir güne hazırlanıyor.





Benzetme ilgisiyle kurulmayan mecazlara mecaz-ı mürsel denir:Ayağını çıkar, üstünü giy gibi...Mecaz-ı mürselde
üsanatçı eser(Bir haftadır Peyami Safa okuyorum) ,
üparça bütün(Bu acılı yüz her şeye rağmen gülebiliyor) ,
übütün parça(Aşırı ölçüde uzattığı tırnağını ısrar etmesem kesmeyecek) ,
üiç dış(Tencere bu ateşte zor kaynar) ,
üdış iç (Ayağını çıkarmadan içeri girme)
üsoyut somut (Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı) ,
üneden sonuç (Bereket sabah dek yağdı)
üeşya insan (Rengi atmış bir şapka) ,
üyer insan(Gün doğmadan bütün köy uyandı / Lozan zafer mi hezimet mi? / Ama Sivas tam bağımsızlıkta direniyordu. /Ankara tavrını sertleştirdi.)
üyön ülke (Batı bize husumet besliyor) ... ilgileri mevcuttur.

Klâsik mecaz-ı mürseller:
Sınıf ayağa kalk.
Bütün okul hayret etti.
Uzunmehmet geçiyor.
Türbinler ayağa kalktı.
Türkiye terörü kınadı.
Belediye bekliyorum.
Anadolu misafiri sever.
Genç kız sigarasını yaktı.
Ön taraf ücreti öde .
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl.
Vapur Üsküdar’a yaklaştı.
Koluma gir.
Cebini verir misin?
Ateşin var mı?
Peyami çok iyi bir kalemdir.
Emre iyi bir kranpondur.
“Hayattan canlı ölüm , günahtan baskın rahmet
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet”

“Âh efendi bize karşı İstanbul /Neden böyle bir sert , yalçın taş gibi”

“Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir /İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir”.
“Ben garip çizgilerle uğraşırken baş başa / Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa.”
“Bir ruh o derin bahçede bir defa yaşarsa /Boynunda onun kolları , koynunda o varsa.”
“Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine /Uzanmışım kalmışım yaylının gölgesine”
“Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş / Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş”
“Ben garip çizgilerle uğraşırken başbaşa / Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa”
ABD’de bir zamanlar Kuzey-Güney çatışması yaşanmış.
Yarışmadaki yeşiller son derece başarılı oldu.

5. Mecaz Anlamlı Kelimeler: Kelimelerin cümle içinde, sözlük anlamlarından başka anlamlarda kullanılmasına MECAZanlamı denir.
Keçi ağaçların baş düşmanıdırKeçi gibi birisinAslan, ormanların kralıdır.Ahmet Ali'yi gösterip: "Aslana bak aslana." dedi.
1.Mürsel Mecaz (Mecaz-i Mürsel):Aralarinda anlam ilgisi olan iki sözcükten biri ile digerini kastetmeye denir.
a)Yer verip yasayanlar kastedilebilir.
"Bütün okul maça gelmisti."Okul denilerek, okulun içindeki ögrenciler anlatiliyor.
b)Parça-bütün iliskisi olabilir.
"Dalgalan sende safaklar gibi ey sanli hilal"Hilal kelimesiyle bayrak kastediliyor.
"Vapur Ortaköy'e yanasti."Ortaköy denilerek Ortaköy iskelesi anlatilmis.
c)Iç-dis iliskisi olabilir.
"Sobayi yak."Soba yakilmaz, sobanin içindeki odun, kömür vs. anlatilmak isteniyor.
"Ayaklarini çikar."Ayakkabilar kastediliyor.
2.Kisi bedenine ait organ adlari, dogaya ve ya gerece aktarilarak kullanilir.
Magaranin agzi kapanmisti.Testerenin disleri kesmiyordu.
3.Bir duyu alanina ait sözcügün baska bir duyu alanina aktarilmasi.
Yumusak bir sesi vardi.
AD AKTARMASI
Benzetme ilgisi kurmadan bir sözün başka bir söz üzerine kullanılmasıdır. Bunda, parça söylenip bütün, genel söylenip özel çağrıştırılabilir.
“Biz hilale şan arayan gemicileriz.”
dizelerinde “hilal” sözü bayrak yerine kullanılmıştır.
“Bu derste Fikret’i okuyacağız.”
sözünde “Fikret” sözü Fikret’in şiirleri anlamında kullanılmıştır.
SÖZCÜK ANLAMI
Anlamı olan en küçük ses birliğine sözcük denir. sözcükler cümleyi oluşturan unsurlardır. Sözcükler kendi başlarına anlamlı olmakla birlikte cümlede de anlam kazanır ve bu nedenle de değişik anlamlarda kullanılabilir. Şimdi bu anlamları görelim.
.

AD AKTARMASI
Benzetme ilgisi kurmadan bir sözün, başka bir sözün yerine kullanılmasına ad aktarması denir.
“Seni şirketten aradılar.”
cümlesinde “şirket” sözcüğünde ad aktarması vardır. Burada şirkette görevli birinin, örneğin sekreterin araması söz konusudur. Ama cümlede “şirketten” sözü ile genel söylenip, özel anlam anlatılmak istenmiştir.
“Ben ortaokulda Akif'i çok okudum.”
cümlesinde “Akif” sözü ile Mehmet Akif'in şiirleri kastedilmiştir.
“Öğretmen içeri girince sınıf ayağa kalktı.”
cümlesinde “sınıf” sözcüğünde ad aktarması vardır. Bu cümlede “sınıf” ile anlatılmak isten “öğrenciler”dir. Dış söylenerek iç kastedilmiştir.
“Batı teknolojide bizden ileridir.”
“Türkiye sizinle gurur duyuyor.”
“Soba yanınca oda ısındı.”
cümlelerindeki altı çizili sözcüklerde ad aktarması söz konusudur.

Hiç yorum yok: