29 Mart 2008 Cumartesi

ağız ağız örnekleri

Söke ağız örneği
TEKERLEMELER

1.
Gagı va, gagıcık va
Gagıdan gagıya fak va
Gemencik gagısı bamak gibi
Umulu gagısı badak gibi
İmamköy gagısı va
Bağmak bağmak
Ebeyli gagısı va
Dınak dınak
Gagı va beli bükülü
Gagı va deli dövülü
Gemencik gagısınnan
Otakla gagısının fakı
Ota bamak gibi
Gagı va, gagıcık va
Gagıdan gagıya fak va

2.
Olum Amat
Amıdın dalında hebe va
Hebenin gözünde toba va
Tobanın içinde çıkın va
Çıkının içinde tana çobası va
Alıp gelive de yiyelim

BİR HATIRA

Çocukluğunda ilk defa Germencik’i gören bir köylü, kırk yıl sonra tekrar oraya gider, şaşırır kalır ve gördüklerini komşularına şöyle anlatır:
“Ey, gonşula geliven bi! Bakın da nele decem size. Böyün Gemenciğe gittim. Bi de nele görem? Gemencik şeher olmuş, şeher! Baza yatana gidivedim. Köftülü kebabla dizilivemiş. Otomofille sılanıvemiş. Şaşdım galdım. Bi de deve küleşi va dedile. Goştum gidivedim. Hakem hiyetinden Mıstıva Çavış, opalödene ba ba bağıbatı. “Çocukla gıyıya gaçsın, gebe gala da ayağaltında dolaşmasın! Devele gaçça haa!” deye.”

Bazı örnekler: 1. O konuyu daha araştırık deyilim. 2. Ali arabayı satık mı? 3. Senin çocuk okulu bitirik mi? 4. Bitirmesine bitirik de iş buluk deyil. 5. Dayım daha yaylaya gidik deyil.6. Emmim gızını evlendirik mi? 7. Parayı faize yatırık. 8. Buban uyanık mı? 9. Yoo! Akşam çok geç yatık. 10. Bu içik? 11. Yemek parası ödenik, yatak parası ödenik deyil.
2. Normalde R veya L ile başlaması gereken sözcüklerin başına, uyumuna göre I,ı ya da U,Ü getirilir. Legen / illegen; Raki / Iraki; İrecep! İlimonu ırafa goy, Iramazan'da ilâzım olur. Ürüstemi sokmuş. İremziye İlibas'a getmiş.
3. Genellikle A seslisinden hemen sonra gelen U seslisi I' ya dönüşür. Mâmıd armıt çamır demeden yollara düşmüş. Anamır'dan garpız aldık.
4. Bir kelimede ML, LV, PR ya da RV yan yana ise, metatez olayına
oldukça sık rastlanır. Memleket / Melmeket; Çömlek / Çölmek; Zelve/ Zevle; Kibrit / Kirpit; Yaprak /Yarpak; Kirve Pervaz/ Pevraz; Bütün gece kipriğim kipriğime değmedi. Bizim oğlanın kivresi kipri eti yemiş.
5. Bazen E'nin A'ya dönüştüğü / Alma ; beraber / barabar. Ataş gibi, bu habari emmine ulaştır.
6. Y 'nin etkisi ile, A bazen E'ye dönüşür. Kolay gelsin! gelsin! Azrail ( Azrayil ) / Arzeyil Babası yaylaya çalışmaya gitmiş / Bubası yaylıya çalışmaya gidik.
7. İlk hecedeki i, e'ye i'ye dönüşür. İyi / Eyi ; Hiç / Heç ; Nereye / Nireye.
8. Sert sessizler genellikle yumuşar. Teyzeme kum lâzım / Deyzeme Yenikaş'tan geliyor / Yenigaş'dan geliyor.
9. Ð genellikle düşer ve önündeki sesli harf uzatılır. Yağmur / yâmır; Ağaç / âç; kesiyor: âm dâda âç kesiyor.
10. Ağız ve burundan aynı anda çıkartılan nazal bir ses vardır. Domuz / Doñuz ; Çarşıdan / ÇarşidaD mi geliyo Denize mi gidiyorsun / Deñize mi gidiyoñ Eskimiş/yıpranmış : DoşaDıyık, 11. Iki heceli sözcüklerde, hece A ile biterse, bu hecedeki A genellikle uzatılır: Salı / Sâlı; Zafer / Zâfer; Marul / Mârul; Kare / Kâre; 12. yöredeki söylenişi: Tencere / Çencere; şimdi / Hindi; Ayva / Hayva; şemsiye / şemşiye; İbrik / Irbık; Siftah
Yöresel sözcükler :
Firek-Domates Ülübü-Fasulye Bostan-Salatalık Yemiş İncir Darı Harnup-keçi boynuzu Geyil- kapari Melengiç-Çitlenbik Dangalak- melya Tokmakan Semizotu Gölük- Sincap Cülle Civciv Keş Çökelek Işam Çam Gayıt- Kara saban Tangırcı Sitil Bakraç Ganayaklı Kadın Hangırda?- Nerede? Henderde şurada Hendêni Çember-Tülbent Ötürük İshal Allım yeşillim- gök kuşağı Develenmek Kaşınmak Kösülmek- Oyalanmak Tosmarmak-yatıp uyumak yoymak- bozmak
BATI ANADOLU AĞIZLARINDAN ÖRNEKLER:Alnacında: Tam karşısında.Anşırtmak: İma etmek.Burma: Musluk.Çilpi: Küçük, ateş tutuşturmakta kullanılan odun parçası.Bağa: GuatrÇiritmek: Üşümek, titremek.Değin: SincapGenk: İşlenmemiş sert toprak.Imgıraz: Hastalıklı, çökmüş (kişi)Keşir: HavuçGöcen: Tavşan yavrusu.Göde: Zayıf, çelimsiz.
DOĞU VE GÜNEDOĞU ANADOLU AĞIZLARINDAN ÖRNEKLER:Böğürcük: Böbrek. Cembek: Kalabalık aile.Yanır: Yara.Pisik: Kedi.Mişmiş: Kayısı, zerdali.Küncü: Susam.Ariş: Asma.Tağa: Pencere.Tike: Parça (kuşbaşı et).Kara yatılık: Tifo.Öden: Mide.Ölülük: Mezarlık.
ORTA ANADOLU AĞIZLARINDAN ÖRNEKLER:Bük: Ağaçlık yer.Cilis: İyice, hepten.Çıdırgı: Ateş tutuşturmakta kullanılan kuru dal parçaları.Efenekli: Aşırı titiz.Çörtleğen: Binanın damından yağmur vb. suyunun akmasını sağlayan madeni oluk.Enek: Meyve çekirdeği.Gidişmek: Kaşınmak.Ellik: Sahur.Filke: Musluk.Homukmak: Memnuniyetsizliğini yüz ifadeleriyle belli etmek.Pürçüklü: Havuç.Balak: Tavşan yavrusu.
KUZEY ANADOLU AĞIZLARINDAN ÖRNEKLER:
Güpül: Şişman.Hasarı: Büyük su kamalı.Kemçük: Eğri.Orakayı: Temmuz.Yal: Hayvan yiyeceği.Teğin: Sincap.Çağ: El yıkama yeri (lavabo), banyo yapma yeri (banyo).Çerik: Tuzlanmış ve kurutulmuş et.Eze: Teyze.Çiğit: Meyve çekirdeği.Kırtlamak: Isırmak.
Aksaray Ağzı (Yöresel Konuşmalar)ağpakla: kuru fasulyekerme: tezekaspap:giysifirek:domatesgırmızı:domatesabov:şaşmakiri:eşek yavrusukeneflik:tuvaletfirik(kibarcası ferik):ikinci avrat(hanım,eş)olçum:çok bilmiş(örnek kullanım: şu sıpa nadar olçum:=)devrambel,devramber:ay çiçeğiçörten: su oluğuödek:korkakellam:sanırım,heraldepürçüklü:havuçemi:tembih( ebeyin uçkurunu ilmekle emi)ilmek: düğüm,bağebe:ninebıldır:geçen yıl(bıldır alamancılar geldiğinde balık yimiye gitdiydik.)könbe,kombe: tepside hamurun kabartılarak ve üstüne yumurta sarısı sürülerek yapılan yumuşak ve datlı bi çörek.(”sabah annem kömbe çekerdi bi tepsi yirdim valla güccüken” gokbey h.)bocut:su testisi (tarlıya giderken bi bocut su alalım susarık)dimi:kadın şalvarı,avratların giydiği fistanlavgar:çok konuşan,çenesiz(”ürüstem emmi nadar lavgar”,”lavgarlanma kız yima yakacın”)çetik:havalı ayakkabı,terlik(küçükken çetik giyerdim,altı ince oluyo ya ayağıma çalı battı 10 gün yürüyememiştim.)nörüyon: ne yapıyon (olum nörüyon len)kümpür:patatesçömçe:kepçeentare:etekhıyar:salatalıkzerdeli:kaysıgüvarcin,güvencir: güvercinibik: gagagebeş:şişmanseklem:çuvalheye:evetzobu:iri yarıhincik,hinci:şimdihedik:kaynamış buğdayzembelek:kapı tokmağıişlik:gömlektınaz: sürülmüş samanyumuş:hizmet (yumuş buyurmak)
böööhhh (sasirdigin zaman)
ne din sen yaww beeeeeehhhh
sabah selamlasirken : zabamiz hayrolsun karsidaki abetimiz (akibetimiz) hayrolsunogle selamlasirken :Bu zamanimiz hayrolsun karsidaki abetimiz hayrolsunaksam selamlasirken :aasamimiz hayrolsun karsidaki de abetimiz hayrolsun der
NAHA ÇOCUK
(Denizli ağzından örnekler) derleyen:şükrü tekin kaptan "Nazar Değmesin"
"Çok şükür her şeyleri yerinde, ev, barg, Ta-la tokad, mal maşad hepiciği va. Yalnız çocukları yog. Keşkem heç bişeycigleri olmaseydi de bi çocugları olseydi. Çocugları olmasına oldu, olsa ne fayda heç biri yaşamadı. Hepiciği öldü. Ne-le yapmadıla, en derin hocalara gidip nusga mı yazdırmadıla, ne yapdılasa bi dürlü çaresini bulamadıla, oldu olceg, bi de doktura gidelim dedile. Giddile. Dokdur ne dedi ise hepsini yapdıla. Nur topu gibi bi o-lan çocukları dünyüyü geldi. Çocug doğa doğmaz, boynuna maşallah yazılı musga, omuz başla-na gög boncug digdile, naza ilmesin. Hısım, gavım duyan geldi. Her gelen bi şey getirdi dagdı, şaçından dırnana gada da ne buldulasa dagıb dagışdırdıla. İncigden boncugdan görünmez oldu cocug. Ötekile gibi ömesin, dursun deye adını Duran godula. Duran ölmedi durdu. Se-pildi böyüdü, Maşallah tosun gibi oldu. Yalnız bi huyu va, sabah gide oyun yerine, A-şam bulunu geli eve, ne yapdılasa bu huyundan bi türlü vaz geçiremedile. Gün ölümlü, gün aşamlı, ölmeden o-lumuzun mürüvedini görelim dedile. Malımıza yabancıla girmesin deye dezesinin gızınna nişannayıvedile. Gız on segiz yaşında, Duran onüc. Olumu öle şey desiniz, olma emme oldudula. Gız olandan böyüg olusa eyi olunmuş, onu çeke çevirip adam edemiş, Çoga vamadı. Düyün duduldu. Üc gün üc gece davı zurna çaldı, çağırdı. Köv yerinden oynadı, dördüncü günü gelin eve gedi dayandı. Hekes bekleyo Duran gelceg, hoş geldin deceg, gelinin yüzünü acceg deye. Bi de bagdılaki Duram yog. Oyun yerinde aradıla buldula. "Hadi bakabım, bag biz sana ne gözel oyuncag alıvedig. Bundan keri onunla oyneşirsin". Dedile, Aldıla geldile, gelinin yanına gatıvedile, Duran evlendi ya, heç deişmedi. Gine aynı hamam, aynı tas. Sabaleyin gide oyuna, aşam geli eve, Üttüğü boncugları evin ortasan yığa, hepicini gözelce saya, ondan keri geçe gelinin gaşısına "Hadi bakalım boncug oynamaya. "Gelin" A benim Duran'ım hep boncug aynayıb durulmaz, gel bazı birdirbir oynayalım. "dese bi gulandan gire, öte gulandan çıka. Kendi kendine oyna oyna, uykusu geli, bi köşede gıvrılı galı, Gelin onu alab yatagına yatırı. Böle böle ayla geçdi, hemen yılına varıyo. Kimsecigle gelibde gelinin halını hatırını sormadı. Evlendi evleneli bi gün ossun yüzü gülmedi. Duran hıyaneti oyundan elini başına alıbda heç halinden bilmedi. Hepsini içine addı. Bagdı gödü, olce yog. Kendi kendine bi türkü yagdı, Yalnız galdığı zaman çekili odasına türküsünü söle, gönlünü böle eyle oldu. Bi gün gayınnası evin hayatında oturuyodu. Yanıg ağlamsı bi ses geldi, gelinin odasından. Anagda deliginden eyildi bagdıydı, gelin evin otasına diz çögmüş oturmuş, iki elleni yokarıya galdırmış, dua ede gibi, hem ağleyyo, hemide sölleyo,-
Sabah olur çocuk gider oyuna, Oynar oynar gum doldurur goynuna Yalanım varsa obalınız boynuma,
Naha çocuk gebereydin öleydin öleydin, Sen öleydin ben dengimi bulaydım
Arada bi havada elleni yumruk yapıyo, guvatı yeddiği, gada dizlene dizlene vuruyo. Gine söylemeye devam ediyo:
Sabah olur çarığını geyemez, Çifte gider bir evlek yer süremez, Eve gelir ince belden saramaz
Naha çocuk gebereydin öleydin öleydin, Sen öleydin ben dengimi bulaydım.
Bende bıgdım bu çocuğun elinden, Hezer eddim, elalemin dilinden, Geçdim senin maşadından malından,
Naha çocuk gebereydin öleydin öleydin, Sen öleydin ben dengimi bulaydım.
Ünü, sesi yeddiği gada bi avaz galdırıvedi gayınna. "Amanın gomşula, başımıza geliverene, biz bunları everdig de heç ne edip goyyosunuz, geçincemeniz nasıl dememişiz. Hele bizi oluveren işe "emme gabahat hep bizimkinnede. Biz sene oyneş dediyseg boncug oyna mı dediğ, a gözleri kör olmayasıca. Ulaşın gomşula!" Mehelle toplandı. Duran'ın gulanı çektile. "Sen adam oldun gari. Boncuğ oynamağ yoğ." Dedile. Duran söz vedi. Sözünü duttu. Ne kada boncuğ vasa hepicini addı. Gül gibi geçindile giddile. Geçinsele faydamı va. Bi kerem kövün diline düşdüle.
Sıvas ağzı
sözcükler normal haline göre biraz uzar veya kısalır.ayrıca kapalı -e- harfi sivas yöresinin en belirgin ağız özelliğidir.en etkileyici sessiz harfler de -k- ve -g- harfleridir.örnekler;gadeyif (kadayıf),gadun (kadın),pıçah (bıçak),heş (hiç),göerçin (güvercin),biyas (beyaz),cızgı (çizgi),gapu (kapı),hırhıs (hırsız),garel (karar),bahıyım(bakayım) gibi...bir de sadece o yörede kullanılan kelimeler var;çepik (sepet)cibelme (şımarma)devliğ (ihtiyaç)salıkçı (haberci)taylamak (dengelemek)tunıp (sınır)yanlıh (ayran kabı)him (temel)bille (zaman) gibi...belirgin yerel ağız özelliklerinden biri de şudur;çiftleme;döşşek, issilik, aşşa (aşağı), ossahat (o saat), güccük gibi...
sübürge çalmak - süpürge ile süpürmekbez çalmak - herhangi bir yeri bezle silmekköstava - ateş küreğiformalı defter - ortalı defteryitelemek - itelemekokul jilesi - okul forması
Karakoçan MAHALLİ AĞIZ ÖRNEKLERİ:
Afat: Afet, bela Aha: İşte
Alınça : Erik Badi: Büyükçe tas
Belek: Alacalı Ber: 30 bağ ot
Bibi: Hala Cacım: Bir çeşit kilim
Camus: Manda Cazu :Kurnaz,cadı
Cısır : Direk Çalcı: Hırsız
Çalık: Çukur Çap: Ölçeğin dörtte biri
Çayan : Yengeç Çigit :Çekirdek
Çurtan: Kurut, çökeleğin kurutulmuşu Dırık: Böğürtlen
Ehven: Basit, adi, ucuz Essah: Gerçek mi, gerçekten mi
Eşkere: Aşikar, aleni Eyam : Hava
Gevende: Başıboş,soytarı Gom: yayla evi (köm)
He: Evet Heket: Doğru mu, sahi mi
Hesud: Haset, kıskanç Hırhız: Hırsız
Hıyar: Salatalık Kaş: Yokuş
Keko: baba, ağabey Keşmer: maskara, komik
Kıdik : Oğlak Kod: Çapın dörtte biri
Kuncık: Köşe, bucak Kûte: Acur
Lor: Bir çeşit çökelek Mostra: Suratsız, maskara
Mozik: Topaç Nahır: Davar sürüsü
Pepe: Ekmek ( çocuk ağzı) Pisik: Kedi
Riçik: Ağaç kökü Stil: Kova
Şer: kötülük Tencik: Tencere
Teşt: Leğen Tospağa: Kaplumbağa
Üsküre: Büyükçe tas Zibil: Hayvan gübresi
Zornak: Kapı sürgüsü
Kızılcahamam Yöresel Ağız ve Konuşma Örnekleri

Adres = EdresAkşam = AğşamAmca = AbıcaAz önce = TiminAz= BigırıkZira = ZereBir yudum = BidıkımÇabuk = TizDoğru = EssahKalça = ÇonMünakaşa = ÇekişSaf = ÇıklaOyun bozmak = CınımakGeçen yıl = BıldırBembeyaz = AkpakCeket= AbaBüyük = BöyükPantolon = TummanGömlek = MintanLahana = KelemPatates = GümbülFasülye = FasillaYarın = Zabah

KUMLUCADA KONUŞULAN AĞIZ ÖZELLİKLERİ
(TÜRKÇEMİZİN KUMLUCADA KONUŞULAN AĞIZ ÖZELLİKLERİ)
(KUMLUCA AĞZINDA TÜRKÇEMİZ)
Agız, bir dilin konuşma dilindeki farklılıklarıdır.Belli bir dilin konuşulduğu toplumlarda değişik yerleşim birimlerinin konuşma dilinde farklılıklar görülür.Buna dil biliminde "ağız" denir. Örnek: Karadeniz ağzı,Konya ağzı,Tekirdağ ağzı gibi. Büyük yerleşim birimlerinden daha küçük ilçe,belde,köy gibi yerleşim birimlerine inildikçe bu farklılık daha da çeşitlenir. Türkiye Türkçesi'nin konuşma dilinde Antalya ağzı diye bir farklı dil özelliği olmakla beraber ilçelerinin de kendine has ağız özellikleri vardır.Kumluca'yı tanıttığımız bu çalışmamızda Kumluca ve köylerinde yaşayan yerli insanlarımızın konuşma dilinde görülen ağız özelliklerinden örnekler aktarmayı uygun gördük.
A-Kumlucada kullanılan kelime örnekleri:(Sadece Kumluca'ya has)
-VOY(VOOY):
Kişiler arasındaki hitaplarda,diyaloglarda kullanılan bir seslenme ünlemidir.Çok yaygındır.
Örnek :
"Voyy! Vooyy Amat aa ! (Hey Ahmet Ağa!)
-ULAN,ÜLEN:
Konuşmalarda cümle başı edatı veya hitap ünlemi gibi kullanılır.Sinirli ve kızmış bir kişinin cümlelerinde sıkça rastlanır.
Örnek :
"Ulan bene baksaa!"(Kızgın:Bana bak!-Beni Dinlermisin.) "Ülen herif! endene bişe söylesee" (Kadın Kocasına , öfkeyle:Herif! ona birşey söylermisin.)
-ENDE :
"şu" veya "o" işaret zamiri olarak kullanılan bir kelime.
Örnek :
"endeni versee"(Onu verirmisin.) "orda endeni dinleyen bile olmamış"(Orada onu dinleyen bile olmamış)
-HU :
"0","şu" anlamlarında zamir olarak kullanılır.
Örnek :
"Hu,ni deyi be?" (O (şu) ne diyor be?)
-ÖTAN,ÖTANIN, ÖTAKA :
"Öte yan","Öte yanın","öteki yaka" gibi anlamlarda kullanılan ve yer zarfı olarak kullanılan bir kelimedir.
Örnek :
"Ötanındakine bişe demicenmi?" (Öteyanındaki kişiye birşey demiyecekmisin?)"ötana git gız!" (Öte tarafa git kız!)
-BÖYÜN :
"Bugün"
Örnek :
"Böyün hava yaaşlı" (Bu gün hava yağışlı)
-BAKAAN :
İstek anlamlı bir fiil cümlesinin yüklem olan fiilinden sonra kullanılır ve o fiilin anlamını pekiştirmeye yarar. "bakalım" anlamında kullanılır.
Örnek :
"Beri gel bakaan" (beri gelmeni istiyorum)."Anlat bakaan"(Anlat bakalım.)"dinle bakaan" (Dikatlice dinle,iyi dinle bakalım.)
-HIH :
"İşte" kelimesi yerine kullanılan ve daha çok bir şeyin olduğunu belirtmek veya pekiştirmek için kullanılan bir kelime.
Örnek :
"hıh düştü" (işte düştü)
-HİNDİ :
"Şimdi" anlamında bir zaman zarfıdır.
Örnek :
"hindi yanına gelecen" (şimdi yanına geleceğim)
-MEH :
"al,buyur" anlamlarında kullanılır.
Örnek :
"Meh bunuda götür" (al bunuda götür.) Aynı sözcük bir isteğin gerçekleşmemesi sonunda oluşan öfkeyi ve bir fırsatın elden kaçtığını belirtmek içinde kullanılır. "meh getirdi" (Getirmedi) "Bi da meh gidersin" (bir daha gitme fırsatı bulamazsın.
-ÇİM (ÇİMMEK):
"banyo yaomak anlamında bir fiildir.
Örnek :
"Bu gün çocuğumu çimdirdim."(Bu gün çocuğuma banyo yaptırdım.)
-YU (YUMAK) :
"Yıkamak" anlamında bir fiildir.
Örnek :
"Elini eyi yu" (Elini iyi yıka)
-GERE(GEREMEK):
"Kapamak" anlamında bir fiildir.
Örnek :
"kapıyı geremeyi unutma" (Kapıyı kapatmayı unutma)
-BALGI(BALGIMAK):
"rahat bir şekilde bolluk içinde yaşamak" anlamında bir fiil (Az kullanılıyor).
Örnek :
"Amat,Üsen a'nın köydeki baçasında balgıyı" (Ahmet Hüseyin ağa'nın Köydeki bahçesinde bolluk içinde dıştan yaşıyor.)
-SEYİR(SEYİRTMEK):
"koşmak" anlamında bir fiil.
Örnek :
"Seyirdirken üstünü başını batırmış"(koşarken üstünü başını kirletmiş)
-BATIR(BATIRMAK):
"Kirletmek" anlamında bir fiil.
Örnek :
"Çalışırken üstünü batırmış"(çalışırken üstünü kirletmiş)
B-Yazı Dilinde olan Ancak Kumlucada farklı konuşulan kelimeler:
(Bütün fiiller söylenirken kelime kökünden sonraki gelen ünlüler uzatılarak ve ekteki bazı ünsüzler düşülerek telaffuz edilir.) Örneklerde bu durum,uzatılan ünlülerin üzerine kısa çizgi işareti konarak ve iki ünlü kullanılarak gösterilmiştir. Ayrıca Hem fiillerde hemde hem de isim ve isim soylu kelimelerde genizden çıkarılan "n" sesi farklı seslendirildiğinden bu tür örneklerde da "n" sesinin üzerine "~" işareti konulmuştur.)
-OLUYU =
"oluyor"
-GELMEEYİ :
"gelmiyor."
-GİTMEEYİ :
"gitmiyor"
-OLMAACAK :
"olmayacak"
-OKUMACAN :
"okumayacağım"
-OKUUCAN
"okuyacağım."
örnek =
"Olmaacanı anlasıra gitmeecen dedi" (Olmayacağını anlayınca gitmeyeceğim dedi.) "Bu oğlan okumacaan deyi" (Bu oğlan okumayacağım diyor.)
-DURUYU =
"duruyor"
örnek =
"O,dünden beri yerinde duruyu"(O,dünden beri yerinde duruyor)
-GIR, GIRIV (GIRMAK, GIRIVMAK)=
"kırmak kırıvermek"anlamında kullanılır.
örnek =
"Hele bu sergedeye,domatisin fisilini gırıvdı" (hele şu yaramaza,domatesin yeni yetişen taze sürgününü kırıverdi.
*Nİ?
"ne?"
örnek =
"ni zaman gidivdin"(ne zaman gidiverdin)
*NEETÇEN
"ne yapacaksın,ne edeceksin"
örnek =
"neetçen endenleri?"(onları ne yapacaksın)
*SABAALA,AAŞAMLA, İLKİNDİN
= sabahleyin,akşamleyin,ikindin
Örnek =
"sabaala erkenden naylona çalışmaya gidiyiz, aaşam garangısında dönüyüz"(sabahleyin erkenden seraya çalışmaya gidiyoruz, akşam karalığında dönüyoruz.)
*GONUŞURKENE,GİDERKENE, ÇALIŞIRKENE
Konuşurken,gidiyorken,çalışırken.
Örnek =
"Ulan gonuşurkene lafımı kesme" (be adam konuşuyorken sözümü kesme)
*BİŞEE
= birşey
Örnek =
"ana yaa! oluna bişee de."(Anne yaa! oğluna birşey söyle.)
*PÜSTÜT
bisküvi
Örnek =
"dükkandan bi kilo lokumla,bi kilo püstüt algel" (Bakkaldan bir kilo lokum ile bir kilo bisküvi al gel)
*YANAA
oraya,orası,yanın
*GOY,GOYUVU
koy,koyuver
Örnek=
"endeni yanaa goyuvu"(onu yanına koyuver)
*YÔRT
yoğurt
Örnek =
"bazardan yôrt aldım" (pazardan yoğurt aldım)
*ÇIKARAAN,GİDEEN, VARAAN
çıkarayım,gideyim,varayım
Örnek =
"gideen,varaan dedim"(gideyim,varayım dedim)
*BUBA,ANA,ABA
baba,anne,abla
*GUMUCA/KUMUCA
KUMLUCA
Endeme = Fide
Dimi = Şalvar
Sındı = Makas
Mıh = Çivi
Dıkım = Lokma
Yemiş = İncir
Dıngıl = Zayıf
Tığ = Şiş
Darı = Mısır
Yağlık = Mendil
Şibbek = Lastik terlik
Dünek = Kümes
Namısa = Cibindirik
Ensi = Ucu yanmış odun
Çaput = Parça Bez
Gilik = Çekirdek
Ölet = Salgın
Ölgülük = Ölü evi
Göce = Buğday yarması
Gebeş = Şişman
Haranı = Tencere
Dernemek = Toplamak
Kavuk = Yumak
Tirik = Sincap
Bakır = Metal Kova
Gıya = Amcaoğlu
Oba = Gezme
Bağırtlak = Çocuk önlüğü
Cibi = Civciv
Gulu = Hindi
Dul = Rüzgar görmeyen yer
Uğratmak = Yolcu etmek
Mızgamak = Uyuklamak
Fordal = Kilim
Heybe = Çanta
Topan = Yastık çeşidi
Gabaş = Kel
Endikmek = çekinti etmek
Tünmek = Zıplamak
Didek = Gaga
Kıh = Giyi
Dıllamak = Asmak
Dallamak = Kaldırmak
Fıydıklamak= Hızlıca atmak
Ebişmek = Sırtına binmek
Tiske = Fiske
Sırt = Giysi
Dürmek = Katlamak
Culutmak=Kara kara düşünmek
Cumbur = Yabani üzüm
Keme = Küçük fare
Suluk = Lavabo
Vıykırmak = Çığlık atmak
Çemkirmek = Bağırarak karşı gelmek
Yargın = Sırt
Üstdon=Kadınların giydiği şalvar
Yamalık = parça Bez
Duşak = Engel olan
Kaygınca = Dana burnu
Çötmük = Bel
Önge = Taş
Eslenmek = Seslenmek
Dığan = Tava
Yolak = Patika Yol
Hortlamak = Küsmek,darılmak
Dernemek = Toplamak
Boşak = Geride kalanlar
Alacık = Bir çeşit Çadır
Alat = Yem Koyma Yeri
Geveğen = Bir tür ot
Ece,Aga,Gaga = Ağabey
Takı tuku = Ufak tefek Eşya
Götlen = Akarsu
Vicivici = Cana yakın
Tabla = Senit
Muşmak = Şapkanın uç kısmı
Köşek = Deve Yavrusu
Koruk = Ermemiş,ekşi
Çiltim = Üzüm salkımı
Çingil = Ufak kova
Kesik = Kanal
Döndereç = Ekmek Çevrilen
Peşkir = Havlu
Duma = Nezle
Iskıran = Hamur kesilen alet
İzemek = Dar Yol
İşlik = Gömlek
Islak = Yaş,nemli
Fistan = Kadın Elbisesi
Dastar = Yazma
İstirpe = Kibrit
Lobya = Fasulye
Gabaş = Boynuzsuz hayvan
Oba = Gezme
Kıpırdak = Hareketli
Kümük = Küçük kulaklı
Öğrek = At Sürüsü
Irak = Uzak
Beze = Yuvarlak Hamur
Han=Suluk
Muar = Çeşme
Ümzük = Çaydanlığın ucu
Sibek =
Beşiğin ortasındaki deliğe yerleştirilen,bebeğin çişinin akıtıldığı pişirilmiş topraktan yapılmış derince kap.
Tote =
Çocuğun yeni yürümeye başlaması.
Göbet =
Derede suların toplandığı geniş ya da derin yer
Tepit =
Köpeğe verilen ekmek(az pişmiş)
Eynel =
Tarlada bir seferde işlenebilecek bölüm.
Ardılmak =
Kolları ile asılarak yaslanmak
Fırışka =
Esintiyle karışık yağmur
Tepsimek =
Ekmeğin saca yapışmayacak kadar pişmesi.
Baylan =
1. Yaramaz -2. Çıt kırıldım, dayanıksız.
Ger =
Gri ile kızıl arası renk (Ger ördek)
Gurk =
Kuluçkaya yatacak tavuk.
Pürü =
Kuruyup, dökülerek yerde bir tabaka oluşturmuş ağaç yaprakları.
Pılçılmak=
Kumaş ya da dokuma türü sergilerin uç kısımlarının dokumasını bozulması.
Dengilmek=
Dirseği yere dayayıp,avuç içi ile başı destekleyerek yana doğru yaslanmak.
Dürüm =
Üç yufka ekmeğinin iç içe muska şeklinde katlanması.
Külür =
Mısırın daneleri alındıktan sonra kalan kısmı, koçan.
Çemremek =
Kol ya da paçaları geriye doğru sıvamak.
İteğ =
Senitin altına yazılır
Dibek =
İçinde buğday dövülen oyulmuş büyükçe taş.

* SEBZE MEYVE İSİMLERİ *
-DOMATİS
domates;
-BÜBER
biber
-BADILCAN
patlıcan
-FASİLLE
fasulye
-SUVAN
soğan
-MANDİLİN
mandalina
-PORTAKIL
portakal
-MALUR
marul
-İLİMAN
limon
Örnek :
"büber laylonunun içine diktiim fasillelerden, badılcanlardan fazla para gazandım" (biber serasının içine diktiğim fasulyelerden, patlıcan serasından fazla para kazandım.)
*BAAÇA
bahçe
Örnek :
"portakıl baaçasının kenarındaki sıraya bi mandilin,bi ilimon aacı diktim" (portakal bahçesinin kenarındaki sıraya bir mandalina,bir limon fidanı diktim.)
-LAYLON =
"Naylon,sera"
Örnek :
"bi naylon büber,bi naylon badılcan diktim" (bir sera biber,bir sera patlıcan diktim)

NALLIHAN YÖRESEL AĞIZ ÖRNEKLERİ



aba abla
abanma bir şeye veya birine belli bir güçle yaslanma
acans haber
ağdırık dengesiz, bir yana eğilmiş, kaymış
ağız yeni buzağılamış inekten sağılan koyu kıvamlı ve sarımtırak ilk süt
ağnanma, annanma hayvanların yatarak ve sırtlarını yere sürterek kaşınma işlemi
ahretlik arkadaş, kardeş kadar yakın olan kişi, özellikle kadınlar kullanır.
akbak bembeyaz
alat ahlat
alma elma
Amet Ahmet
anadut buğday sapı yüklemeğe mahsus ikisi altta biri üstte üç kollu alet
anca ancak
annaç karşı taraf
annaçda gözle bakılan istikamette, karşı tarafta
annamak anlamak, bakmak, gözlemek
annamamak anlamamak, aldırış etmemek
apdeslik el yüz yıkama yeri
Apdılla Abdullah
apıldamak çocuğun emekleyerek yürümeğe başlaması
armıt armut
Aşa Ayşe
aşa malle aşağı mahalle
aşam akşam
aşık atmak :birine özenip onun gibi yapmak, yarışmak
aşlamak :üzerine su ilave etmek, aşı yapmak (ağaç için)
avıl :ağıl koyunları barınağı
avırşak :yün eğirmekte kullanılan elde çevrilen tahtadan alet
avırşaklanma :kız çocuklarında göğüslerin belli olmaya başlaması
avıtmak :oyalamak, aldatmak
avla :çalılarla yapılmış sınır
ayak yolu :tuvalet
aydın :ayçiçeği
âzı (ağzı) havalı :kendini beğenmiş
âzı (ağzı) pek :sır vermeyen, ketum
azınsamak :az görmek
bacalık :baca kenarında ufak tefek şeylerin konulmasına müsait yer
baçe, baça :bahçe
badak :hayvanların iğdiş edileni
badılcan :patlıcan
baya :oldukça, çok
baynımak :gelişmek, büyümek
bazlama :Evde pişirilen ekmek
beddedek :aniden, saygısızca, dangalakça
belenmek bulaşmak
belleme toprağı bel ile işleme
benildeme aniden uyanmak, sayıklama
benillemek habersiz ve ani bir hareket karşısında irkilmek
beriberi gelme üstüme üstüme gelme
berkitmek burkulmak
beygir at, kısrak
bıdak budak
bıdımıcık küçücük
bıldır geçen yıl, bir yıl önce
bıtırak dikenli bir otun dikeni
bıza buzağı
bızıklamak şuursuzca sağa sola atlamak, koşmak (argoda parmak atmak)
bızlamak doğurmak, yavrulamak (inek için)
bonduruk boyunduruk
boylu, yüklü hamile
böber biber
bödelek böbrek
böğür vücudun yan tarafı
börtme mangalda hafifçe kızartma
böyün bugün
bulama pekmez ağdası
bulduda bunuyor bulduğunu beğenmeme
bungun sıkıntılı
buva baba
buyday buğday
buzağı yalamış gibi saçını ıslatıp yatırarak tarayan kişi.
bük çeltik tarlalarının toplu bulunduğu tarla
büzgülü iple bağlanmış
canavar kurt
car car bağırmak birine kavga edermiş gibi bağırmak
cember eşarp
ceyran elektrik
cıbıl-cıscıbıl hiçbir şeyi yok.
cılk bozuk, içinde ölü civciv bulunan yumurta
cımbıldak sütü bozuk, ahlakı bozuk
cımbıldaklık etmek kaypaklık etmek
cımbıldatmak çalkalamak
cırmalamak tırmalamak
cızlavat lastik ayakkabı
cicik meme
colluk hindi
cortlak tavuk kuluçkadaki tavuk
curu sulu
çabıt bez
çalmak sürmek ( koku, yağ )
çebiş 1 yaşında keçi yavrusu
çekelez sincap
çekik çekirge
çepelli içinde çöp parçaları olan, karışık
çerçi seyyar satıcı
çezgi dokuma ipi
çığı öküz arabalarının kasalarını yükselten yan çıtaları
çığırmak bağırmak, seslenmek, türkü söylemek
çıkı mendile benzer bez parçası.
çılıngı kıvılcım
çıra gibi kırmızı yüzlü sağlıklı kişi, çok kızgın
çırpı gibi çok zayıf
çırpı iyice kurumuş, kabukları bile ayrılmış ince ağaç dalları
çillenmek küf tutmaya başlamak
çitlemik çitlembik ağacı ve meyvesi
çomak kısa değnek
çon kalça, sırt
çonsuz belinde pantolon durmayan
çotuk gibi kısa şişman kişi.
çotuk meşe kökü
çölmek toprak tencere
çönmek yarı oturmak, çömelmek
çövdürmek işemek
çul genellikle kıldan yapılan kaba dokuma
çulfalık çul dokunan tezgah
çullanmak eskimek, üzerine atılmak, tebelleş olmak
çullu eski püskü
daklaşmak husumet bağlamak, sataşmak
dalamak ısırgan otunun kaşındırması, köpek ısırması gibi anlamlarda kullanılır.
dam ahır, düz çatı
davıl davul
davılcı davulcu
davşan tavşan
dek dur uslu dur
denk gele galmak raslantı sonucu karşılaşmak.
depik tekme
dığdılamak tığla yama yapmak
dıkım lokma
dıkınmak abur cubur yemek
dırmık tırmık
dırnak tırnak
dibek keşkek hazırlamak için kullanılan içi oyuk taş
dildombak şeftali
dillemek dedikodu etmek, kötülemek
dinelmek ayağa kalkmak, ayakta durmak
dingabak gitmek. kafa üstüne düşmek.
dingildek eğreti duran
dingildemek sallanmak
diyil değil
diyren dirgen, sap atmakta kullanılan demir veya ağaçtan çatal uçlu saplı alet
diyze teyze
dokdur doktor
domatiz domates
dombay camız, manda.
don kesti güzün ekilen buğdayın çürümesi.
döşek yatak
dürmek katlamak
düşe yazmak düşmeye ramak kalmak.
düve 1-2 yaşında inek
ebem kuşa gök kuşağı
eletmek iletmek, götürüp vermek
emecen, imilcen kertenkele
emendirmek yormak
emenmek bir yere gelmek, varmak
emme ama, amma (birine kızıldığı zaman fiilden sonra kullanılır)
enseri çivi
erezi reze, kapı mandalı
erinmek üşenmek
esi ucu yanmakta olan ya da közlü odun parçası
esirik şımarık, küstah, ne yaptığını bilmeyen
eskileri yıkama çamaşır yıkama.
eşek baklası iri fasülye, bakla
eşme dere kenarındaki kaynak su
eşmek bir yeri kazmak
evecen aceleci
evermek evlendirmek
evle hayvanın boynunu boyunduruğa sabitleyen yan çubuk
evlek yaklaşık bir dönümlük ekilebilir alan
eyleşmek ikamet etmek, kalmak, oyalanmak
ezen ezan
fasille fasulye
feldir feldir dönmek etrafında fır dönmek.
Femi Fehmi
fıçı gibi sağlıklı,yapılı kişi.
fırıldak ağaçtan yapılan ilkel, rüzgarla dönen çocuk oyuncağı
fışkın ağaçta o yıl içinde oluşan sürgün, taze
fıydırmak atmak, fırlatmak
filke musluk
firenk kilit
fistan kadın giysisi
fişteklemek aleyhinde konuşarak kışkırtmak
folluk tavukların yumurtaladığı yer
gabcık küçük kabuk, mermi kovanı
gabcık gibi ince zayıf.
gabık kabuk
gacım kardeşim, birbirini kardeş gibi görenler arasında küçüklere de söylenir
gak meyve kurusu
galbine dammak içine doğmak, hissetmek
galdır gavşak yıpranmış, her yeri dökülen,
galik kopçalı naylon sandalet
gamaşmak yüzü buruşmak, güneşten gözleri iyi görmemek
gambır kambur, beli bükülmüş
gancık dönek kadın, dişi köpek
ganı genişlemek. üzüntünün azalması.
ganı yanmak. şüphelenip üzülmek
ganı yukarı yatma. sırt üstü yatmak.
ganırtmak bükmek veya yerleştirmek için eğmek
gapaklanmak yüz üstü yere düşmek
gapbe kahpe
garabakal karatavuk
garagovuk baharda toplanan ve yenebilen bir ot türü
garaguş kartal
garaltı karanlık gölge
gardaşlık arkadaş, genelde asker arkadaşlığı
gaşa kaşağı
gatık katık
gatır katır
gave kahve
gavırma kavurma (et)
gavıt üvez, ahlat meyvelerinin kurutulup öğütülmesinden elde edilen kahveye benzer toz, kavurulmuş nohuttan elde edileninin rengi sarımsıdır.
gavi dayanıklı, güçlü
gavşamak gevşemiş, kullanılmaz hale gelmiş
gavut gibi tatsız tuzsuz.
gayış kemer, uzun ve şerit halinde kesilmiş kösele
gayış gibi çok kirli, üzeri kir tabakasıyla kaplı
gaykılmak bir tarafa yatmak
gelberi fırın temizleme aleti, nal çakılacak ayak tırnağını düzeltmeye yarar keskili alet
gı kadınlar arasında hitap
gıbış gıbış yavaş yavaş geliyor.
gıdıgıdına yetmek zar zor yetmek
gıdım gıdım. ağır ağır,azar azar
gılçan büyük örtü (tiftik yününden yapılır)
gımıl gımıl etmek yavaş yavaş,ağır ağır hareket etmek.
gımıldamak kıpırdamak
gınnap sicip, dayanıklı ip
gıran girmek hepsi ölmek
gırgombak gitmek aniden düşmek, çuval gibi yığılıp kalmak
gırnata zurna
gısır kısır, döl vermeyen
gıvıl gıvıl çok fazla miktarda ve yerinde durmayan
gıyamet gibi pek çok, çok fazla.
gıyır gıyır çok küçük parçalara ayrılmış, kurtlanmak, kurt kaynamak
gicirgen ısırgan otu
gidem bari yapacak başka bir şey yok gidelim artık.
gocana amca eşi, yenge
gocava amca
gonç çorabın topuk kısmı
gonu gomşu konu komşu
gopça agraf
gorcu köy bekçisi, korucu
govan arı kovanı
govuk ağaç oyuğu
göcen tavşan yavrusu
göde şişman.
göğermek yeşermek, yeşil renk almak
göğnü dönmek midesi bulanmak.
gök olgunlaşmamış meyve
gökdon kadınların sokakta giydiği oldukça bol don
gökgözlü saflık eden, enayi
göynek gömlek, gecelik uzun giysi
gözemek şişle yama yapmak
gözer iri gözenekli kalbur
gubarmak çalım satmak, büyüklenmek
gubaşık karşılıklı iş yapmak, aynı evden kız alıp aynı eve kız vermek
gulak tözü kulağının arkası.kuzluk vakti.seher vakti.
gumbül patates
gunnamak kedi, köpeğin doğurması
gurba kurbağa
gursak mide, karın
gurtlanmak kurt kaplamak
gurum satma caka atmak, havalı olmak
gusmuk istifra eden kişinin çıkardığı şey
guş ekme madımak, kuş ekmeği
guşluk sabahla öğle arası vakit
gübür gübre
gücü gurumak üzülmek
gücük kısa, boyu kısa olan
güdü parası çoban parası.
güğüm su kabı
güme üstü toprakla örtülü basit baraka
güzine soba
habar atmamak konuşmamak,küsmek.
Haçca Hatice
hakına 1-2 yaş arası yavrulu keçi
hakırdamak kıkır kıkır gülmek
Halibirem Halil İbrahim
hamamlık yatak odasında bulunan dolap gibi kapaklı yıkanma yeri
harar büyük çuval
harık sebze ekilen yolak
haşindi şu anda
hatıl kalın ve uzun çivi
hatıl gibi çok soğuk
hayat avlu, evin duvarla çevrili geniş girişi
herek sırık
hevle helva
hımpalamak sarsarak hırpalamak
hınkırmak burnunu temizlemek, sümkürmek
hırca küçük
hırcacık küçücük
hışdamamak ses çıkarmamak
hora geçmek işe yaramak, memnun etmek
horuz horoz
ıbrık ibrik
ıccak sıcak
ıfak küçük
ıkıl ıkıl soluk soluğa
Irmazan Ramazan, ramazan ayı
ışımak aydınlanmak
İbirem İbrahim
içine dammak. sezinlemek.
içirik birbirine karışmış paçavra
içirik gibi çok kirli.
idare lambası içine gazyağı doldurulan ve ağzında fitili bulunan küçük aydınlatma aracı
ifil ifil rüzgar ifıl ifil esiyor.
ileen leğen
ilikmeç atma ipi çözülmeyecek şekilde düğümleme
ilistir kevgir, süzgü
ilkindi ikindi vakti
imanna bir sürü, çok
imik boğaz
İmin Emin
İmine Emine
ineter anahtar
ipil ipil rüzgarın hafiften esmesi.
irezil rezil, sefil
İsmil İsmail
işkilli kuşkulu
işlik gömlek
itdirse arpacık
ivil ivil eli işe yatkın
ivitlemek ayıklamak.
kabak çıktı karpuzun ham çıkması
kalbine dammak kalbine doğmak, hissetmek
kavlamak bir şeyin kabuğunun soyulması
kayış gibi zayıf bakımsız saman gibi.yavan tatsız, tuzsuz.
kelek çıktı olmamış ham kavun.
kelem lahana
kese kısa, kestirme
kesene götürü, toptan iş
kırı eşek yavrusu, genç katır
kırıntı ufalanmış ekmek, kışlık odun için baharda budanıp kuruduktan sonra sonbaharda taşınan çam odunu
kırklık yün kırkmakta kullanılan kanatları ayrılabilir makas
kışalamak tavuklar için kovalamak
kirez kiraz
kostak fiyakalı
kölü köylü
kösül kösül nefesi kesilmiş halde
kösülmek takatsiz kalmak, yorulmak
kösüre taşı bıçak bilemeye yarar biley taşına benzer taş
kösürelik kösüre taşlarının çok bulunduğu yer
köv köy
kupa bardak
kümük basık, küçük burun
künge toz, pislik.
kür üzümü böğürtlen, tilki üzümü
kür böğürtlen çalısı, dikenli çalı
kürtün kar yığını
kürümek kar temizlemek
küskü taşa veya duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir,
küskü yemek mecaz: dayak yemek
laf gavıtlamak lafı değiştirmeye uğraşmak
laf satmak laf etmek, dedikodu etmek
makana makarna
malim olmak içine doğmak, hissetmek
malim muallim
Mamıt Mahmut
mana bulmak ayıplamak
mancar ilkbaharda çalılar arasında yetişen yabani pancar bitkisinin yapraklarına verilen ad
marıl marul
mayıs yaş hayvan pisliği
mayışmak uyuşuk olma
meccane bedava, beleş
melmel bakma avanak avanak bakma.
Memedeli Mehmet Ali
Memet Mehmet
mevzek boşboğaz, ağzında bakla ıslanmaz
mezer mezar
mezerlik mezarlık
mık hayvan nallamakta kullanılan kalın başlı çivi
mıkdar muhtar
mıkmak sıkmak, boğmak
mındar mundar (etinin yenmesi haram hayvan)
mısmıl musmul (mundar olmadan (ölmeden) kesilen hayvan)
mıymıntı yapışkan, hoşlanılmayan kimse
mızıldak durmadan ağlayan, şikayet eden
mintan gömlek.
misir mısır
mumbar et sucuğu
müzevir haber getirip-götüren, dedikodu yapan
nadim olmak pişman olmak.
namazla seccade
ne gıballı neyin nesi
nüzül inme
ocaklık ateş yakılan yer şömine
okumak düğüne davet etmek
oyulganmak karıncalanmış gibi içten içe yanmak, kıvrılarak hareket etmek, yılanvari
öbül öbül gelmek gayretli, nefes nefese gelmek.
öcül öcül bakmak saf ve dikkatli bakış ( çocuklar için )
öle namazı öğle namazı
öle öyle
örende bir, bir buçuk metreye yakın uzunlukta ucu çivili sopa, nodul, üvendire
öretmen öğretmen
ötürmek koyun-keçi için ishal olmak
paleze paluze (nişastalı, şeker ve meyveli tatlı)
pamık pamuk
pekemek kapatmak engellemek
pendir peynir
peşgir havluya benzer bez dokuma
pılıpırtı yatak-yorgan eşya.
pırtı giyim eşyası
pısmak sinmek, saklanmak
pıyır pıyır giyinmek çabuk çabuk giyinmek.
pilit palamut, meşe palamudu
pontul pantolon
porasa pırasa
porum caka satma
pörtlek normalden büyük, acayip gözüken göz vb.
pösteki yünlü koyun, keçi derisi
saan sahan, metal tabak
saba sabah
sabaliyin sabahleyin
saccak sacayak, demirden üç ayaklı tencere altlığı
Sadılla Sadullah
salma salmak imece iş için gelemeyenlerden toplanmak üzere belirlenen ücret
salma çocuk sallamak için genelde tavana asılı çocuk yatağı, kadınların başına bağladıkları büyük dış yazma, çember
saman çuvalı gibi şişman ama güçsüz kişi.
samıt dilsiz, kulağı duymayan
samsak sarımsak
sapa tenha, ıssız
sapıtma şaşırma
savutturmak atıp fırlatmak
sebet gibi olduğu yere çakılı gibi oturma, kalkmaya niyeti olmama
sebet sepet
sergen tavana yakın raf
sergi gibi çokluk içerir.
seyitmek koşmak
sınmak yılmak, korkmak
sırım gibi çevik atletik yapılı.
sırtmaç sığır çobanı, sığırtmaç
sıyıttırmak belli belirsiz değerek geçmek
sivtinmek kararsız halde dolaşmak, bitlenmiş gibi kaşınıp durmak
siymek işemek
soğukluk yemek sonrası veya sohbet sırasında yenen meyve
son kocası, bun kocası yararsız ikinci eş için söylenir
sovan soğan
söbe oval
söve kapının tutunduğu kenar
sumsuk yumruk
suyu sağılmış suyu kesilmiş, kurumuş
Sülüman Süleyman
şindi şimdi
şişek bir yaşından büyük dişi koyuna verilen ad
tafra sinir
takaza eziyet
tarna tarhana
tavlı şişman, semiz
tavsımak hiddeti azalmak
tebelleş olmak sırnaşmak, askıntı olmak, rahatsız etmek
tekeye gelmek keçinin çiftleşme arzusu göstermesi.
tellik terlik
temek küçük ahır penceresi
terevi namazı teravih namazı
terezi terazi
tevek kabak bitkisinin dalları
teze taze
tır tır olmak ishal olmak
tille semere açık uçlarından bağlı, yükü alttan kavrayan U şeklinde ip düzeneği.
tiyare tayyare, uçak
tokaç ağaçtan yapılan, çamaşır yıkamakta kullanılan araç
toklu bir yaşından büyük erkek koyuna verilen ad
tombalak yuvarlak
tonç ekili arazide toprak yükseklik
tosba kaplumbağa
tovuk tavuk
tumba pancar
turşumak yüzünü ekşitmek
tülü küçük şeftali
tülümek kesilmiş tavuğun tüylerini yolmak, tütsülemek
ugada o kadar
unaçca bir güzelce, iyice, ürkütmeden
urba elbise
urgan hayvanların başını bağlama için kullanılan kalın ip
urup 3 kg.lık buğday ölçeği
uyuntu mız mız
uyvaşık uyvaşık yürümek gönülsüz yürümek.
ümük gırtlak, boyun
ünnemek seslenmek, çağırmak
ürüsger rüzgâr
Ürüstem Rüstem
Üsün Hüseyin
üşengeç bir işi yapmak istemeyen
vıdı vıdı etmek gevezelik etmek.
vıyaklamak canı yanmış gibi ses çıkararak gitmek
yaba saman küreği
yağlık havluya benzer elbezi, mendil
Yakıp Yakup
yal gibi tatsız tuzsuz.
yal hayvanları pişirelerek verilen yem
yalak hayvanların sulandığı su oluğu
yalamık çam ağacının kabuğuyla gövdesi arasındaki, yenebilen, tatlı ve sıvı madde
yalap diye gelmek çok çabuk gelmek.
yalap yalap parıl parıl,ışıl ışıl.
yalaz soğuk veya yağmurun bir an gelip geçmesi
yalıngı alev sıcaklığı, alaz
yamık yamuk
yamır yağmur
yampiri eğri büğrü yürüyen
yamru yumru eğri büğrü
yaranmak sempatisini kazanmak
yarenlik etmek ahbapça, dostça konuşmak, sohbet etmek
yarım yarsı 6 kg.lık buğday ölçeği
yarımna 12 kg.lık buğday ölçeği
yarsıtmak heveslendirmek
yası yatsı vakti, harmana toplanan ekin saplarının dövenle dövülmesi sonucu yığının sıklaşıp düzelmesi
yavı münasebetsiz, tuhaf
Yaya Yahya
yaymak hayvan otlatmak
yelbir yelbir gezmek aylak aylak gezmek.
yemiş incir
yence hafif
yermek kötülemek
yımırta yumurta
yonga kesilen, yontulan ve rendelenen odundan çıkan parçacıklar
yosa yoksa
yoz davar erkek ve kısırlardan oluşan davar sürüsü.
yuka malle yukarı mahalle
yukacık incecik (giysi için), hafif
yumak 1-yıkamak 2-ip topağı
yumuk kısık gözlü
yunmak yıkanmak
yuntu suyu bulaşık suyu
yüklük yatak, yorgan konan gömme dolaba benzer yer
zaldır zuldur gezmek amaçsız gezmek.
zangır saf, enayi, gelişigüzel konuşan
zati zaten
zebil çok, bol, bedava
zemheri kara kış
zencir zincir
zerdeli kayısı
zevle boyunduruk yan çıtası
zevzek ne dediğini bilmez
zıbarmak yatmak, uyumak
zıddına zıddına gitmek inatlaşmak.
zıngıldak sallantılı
zıngıldamak (diş) sallanmak, oynamak
zırtalmak küstahça karşı gelmek
zibil gibi çokluk içerir.
zilif zülüf
zoba soba

KONUŞMA AĞZI(ŞİVE ), SÖZCÜKLER ve SÖZCÜK ÖBEKLERİ
Konuşurken sözcük için deki(r) ler ve(ğ)ler pek vurgulanmaz. Örneğin; geliyorum-geliyom, geleceğim-gelecem diye telaffuz edilir. Sözcük başındaki kimi(k)lar da(g)olarak söylenir. Örneğin; kabuk-gabuk gibi. Derleme : Mehmet Sarmaz




Kars'ta Ağız Özellikleri - 19-03-2007


Karmaşık bir toplumsal yapısı olan Kars’a çeşitli zamanlarda birçok Türk oymağı yerleşmiştir. Bu nedenle zengin bir folklora ve değişik ağız özelliklerine sahiptir. İlin zengin ova ve yaylaları, öteden beri sınırdaş Türk oymaklarını çekmiştir. Yöre hayvancılıkla geçinen göçerlerin uğrağı, doğu kökenli birçok Türk oymağının, pek çok da Azeri’nin yerleşim yeri olmuştur.Karapapak ya da Terekeme, Dünbüllü ya da çarıkçı, Kaçar, Türkmen, Ayrım, Avşar, Bayat, Muğan oymakları değişik zamanlarda yörenin değişik köy ve kasabalarına yerleşmiştir. Bunlarda kendi aralarında kimi kollara ayrılır. Bu oymakların ağız özellikleri de birbirini etkilemiştir. Yerli Kars ağzı da kendi arasında Kars köylü ağzı, Zarşad (Arpaçay) ağzı, Bardız, Şüregel ağızları gibi kimi ayrımlar gösterir. Aralarındaki küçük ayrımlara karşın bu ağızlar özde benzeşirler.Ağız özellikleri yörelere göre değişken bir yapı gösterirse de egemen dil özellikleri Azeri lehçesini anımsatır. Yerel ağzın başlıca özellikleri şunlardır:a/e : Dene (tane). Teref (Taraf). Zerer (Zarar), hefte (Hafta)a/é : Héyvan (Hayvan, Eşk (Aşk)a/ı : Davı (dava), hıyal (hayal)a/u : Oruyu (oraya), hovuz (havuz)e/a : Alma (elma), havla (helva), sahta (sahte)e/i : Kise (kese), geciyi (geceyi)e/ö : Öv (ev), Övlat (evlat), zövk (zevk), dövlet (devlet)ı/i : İldiz (yıldız), il (yıl), İydir (Iğdır)i/a : Sahap (sahip), sahal (sahil)i/e : Şeher (şehir), cevan (civan), nene (nine)i/é : Çok görülen bir ses değişmesidir. İlk hecedeki i sesi, genellikle é ye dönüşür, éşit (işit), néçe (nice), héç (hiç)i/ı : Gazı (gazi), zalım (zalim), fanı (fani)i/u : Yahidu (Yahudi), fulan (filan)i/ü : Şüşe (şişe), cüt (çift), müsafir (misafir)i/y : Ayle (aile), kayde (kaide)o/ö : Söhbet (sohbet), öyne (oyna)o/u : Dohtur (doktor), urman (orman)u/e : Mehebbet (muhabbet), mehemmet (Muhammet)u/ı : yımırta (yumurta), vır (vur), bı (bu), hamı (kamu)u/i : Bizov (buzağı), dudi (dudu)u/o : Dodah (dudak), oyan (uyan)u/ü : Böyün (bugün), töyfe (tuhfe), möhteber (muteber) u/u : Yugeri (yukarı), hüdüt (hudut)u/i : Kiçik (küçük), icret (ücret)ü/ö : Röya (rüya), böyük (büyük), Göyerçin (güvercin), möhlet (mühlet)Yerel dildeki ünsüz değişmelerinin başlıcaları şöyledir:B/p : Pit (bit), pozul (bozul), pütün (bütün)B/m : Mana (bana), min (bin)D/t : Taha (daha), tökül (dökül), tükan (dükkan)G/k : Könül (gönül), keş (geç)K/g : Gul (kul), gulah (kulak), gıbla (kıble), gesebe (kasaba)Kimi zaman ses değişmeleri; sözcük ortasında da olur:Mejbur (mecbur), göştü (göçtü), patişah (padişah), tehnif (teklif), esgi (eski), fegir (fakir), sahla (sakla), indi (şimdi)Kimi zaman da ses değişmeleri sözcük sonundadır. Gılıc (kılıç), heç (hiç), Eşih (eşik), helg (halk), zerel (zarar)Kimi zaman da ünlü türemeleri de olur: İraf (raf), irazi (razı), irazt (rast) gibi.Kars yerel ağzında ünsüzlerin yer değiştirmelerine sıkça rastlanır. İrbaham (İbrahim), gılba (kıble), surfa (sofra), örgen (öğren) gibi.Birde sözcük içinde yan yana bulunan iki ünsüzden ikincisinin aykırılaştığı görülür. Muhakgah (muhakkak), sekgiz (sekiz), bitdi (bitti) gibiYerel ağızda sık görülen ünsüz ikileşmelerine birkaç örnek: yazzıh (yazık), aşşıh (aşık), gezzep (kasap), yeddi (yedi).Kimi hallerde de ünsüz düşmeleri görülür; ildiz (yıldız), penir (peynir).Atasözleri: Yöre insanı, güç koşulların biçimlendirdiği yaşamında doğayla iç içedir. Ortak ürünlerin çoğunda olduğu gibi atasözlerinde de doğayla ilgili deneyimlere, izlenimlere, benzetmelere yer verilir. Yalnız bir cümleyle dünya görüşü özetlenir.Kars’tan derlenmiş atasözlerine birkaç örnek:Toyuk (tavuk) gaznan (kaz ile) yerise (yürürse). (Ayağını yorganına göre uzat anlamında kullanılır)Yumurtana göre gığılla (bağır). (aynı anlamdadır)Boyunduruk ne biler, zor camuşdadır. (Kişinin çektiğini, zorlukları tam olarak başkalarının bilemeyeceğini dile getirir.)İt başı honçada durmaz. (Honça, Kars’ta güveyin kız evine kuruyemişle doldurup üstüne renkli örtü örterek gönderdiği tepsidir. Bu atasözü, değerli şeylerin yanında değersiz şeylerin yakışıksız kalacağını anlatır.)İti gaya gölgesine bağlayıplar, öz kölgemdi deyip. (İti kaya gölgesine bağlamışlar bu benim gölgemdir, demiş.)(Toplumdaki yerini bilmek, başkasının gölgesinde büyüklenmemek gerektiğini vurgular.)Kurbağa deryaya işiyip en büyük balığa haber gönderipki, men bu deryaya ortağam. (Yukarıdaki atasözüyle aynı anlamdadır ve gereksiz büyüklenmenin gülünç kaçacağını açıklar.) Korun talaşına mı mum bahalıdır. (Mumum pahalı olması körün umuranda mı.) (görmeyen veya bakıpta değerlendiremeyenler için çevresinde olanlar bir anlam taşımaz manasındadır.) Sürüşen (sürçen) atın başı kesilmez. (Birkez yanılanı hemen gözden çıkarmamak gereğini anlatır.)

1 yorum:

nergis dedi ki...


Sexe doymayan rus kızlarının ifşa ve gizli amatör rus porno videoları her zaman ateşli olmuştur.