31 Mart 2008 Pazartesi

yaradılış destanı

YARATILIŞ DESTANI
Daha hiçbir şey yokken Tanrı Kayra Hanla uçsuz bucaksız su vardı. Kayra Han’ dan başka gören, sudan başka görünen yoktu. Ay, yıldızlar, gök ve toprak yaratılmamıştı. Bütün tanrıların en büyüğü, varlıkların başlangıcı, insan oğullarının da ilk atası, Tanrı Kayra Han’ ın bu sade sudan alemde canı sıkılıyordu. O, yalnızlık içinde düşünürken suda bir dalga belirdi.Ak Ana denilen bir kadın hayali görünerek Tanrı ya “Yarat!” dedi, yine suya gömüldü. Bunun üzerine Kayra Han, kendine benzer bir varlık yaratarak Kişi adını koydu. Kayra Hanla Kişi, sonsuz suyun semasında iki siyah kaz gibi, rahatça uçmaya koyuldular. Fakat Kişi bundan memnun olmadı. Hayatında değişiklik aradı. İlk olarak kendisini yaratandan daha yüksekte uçmaya kalktı. Onun bu duygusunu sezen Tanrı, Kişiden uçma gücünü aldı. Kişi suya yuvarlandı. Boğulmak üzereyken yaptığına pişman olarak Tanrı dan imdat diledi. Tanrı “Yüksel!”emrini verdi. Kişi suyun derinliğinden çıktı ve Tanrının yine suyun içinden yükselttiği bir yıldıza oturarak batmaktan ve boğulmaktan kurtuldu. Kişi, artık uçamaz diye, Tanrı Kayra Han dünyayı yaratmayı düşündü. Kişiye suyun dibine dalıp bir avuç toprak çıkartmayı emretti. Fakat o, bu toprağı çıkarırken de kötülükler düşündü. Toprağın bir kısmını ağzına saklayarak ileride kendisi için gizli bir dünya yaratmayı tasarladı. Avucundaki toprağı su yüzüne serpince Tanrı Kayra Han, toprağa “Büyü!” emrini verdi. Bu toprak dünya oldu. Fakat” Büyü!” emrini alınca Kişinin ağzındaki toprak da büyümeye başladı. O kadar büyüdü ki Tanrı “Tükür!” buyurmasaydı kişi boğulacaktı. Kayra Hanın tasarladığı dünya önce dümdüz topraktı. Fakat Kişinin ağzından dökülen ıslak toprak dünyaya fırlayarak yer yüzünü bataklıklar ve tepeciklerle örttü.Buna çok kızan Tanrı, Kişiyi kendi ışık aleminden kovdu ve ona Şeytan Erlig adını verdi. Sonra, yerden dokuz dallı bir ağaç bitirerek her dalın altında ayrı bir adam yarattı. Bunlar dünyadaki dokuz insan cinsinin ataları oldular. Toprağın yeni insanları güzel ve iyiydiler. Erlig onları kıskandı. Kayra Handan onları kendine vermesini istedi. Tanrı razı olmadı. Fakat şeytan, onları kötülüğe sürükleyerek, kendine çekmeyi biliyordu. Kayra Han, şeytana kapılan insanların bu akılsızlığına kızarak onları kendi hallerine bıraktı. Erligi yeniden lanetleyerek, toprak altındaki karanlıklar dünyasının üçüncü katına sürdü. Kendisi için de göğün on yedinci katında bir nur alemi yaratarak oraya çekildi. İnsanları büsbütün başı boş bırakmamak için de onlara doğru yolu gösterecek bir melek gönderdi. Erligin tebaası, yani kandırdığı fena ruhlar, gökle yer arasındaki yeni dünyada Kayra Hanın dünyasındaki insanlardan daha iyi yaşıyorlardı. Bu durum Kayra Hanın canını sıktı. Erligin dünyasını yıkmak için oraya kahraman Mandişereyi gönderdi. O, kuvvetli mızrağıyla vurarak, korkunç gök gürültüleri arasında bu dünyayı parça parça etti. Parçalanan bu dünya aynı gürültülerle, Erlig ve insanlar için yaratılan ilk dünyanın üzerine yıkıldı. İri, dünyayı parçaları yer yüzünün biçimini bütün bütün bozdular. Eski düz dünya, şimdi yüksek dağlar, derin boğazlar, balta girmez ormanlarla dolmuştu. Kayra Han, Erligi dünyanın en alt katına sürdü. Orada ne güneş, ne ay, ne de yıldız ışığı vardı. Tanrı, Erlige dünyanın sonuna kadar orada oturmayı emretti. Tanrı Kayra Han, şimdi, on yedinci kat gökten kainatı idare etmektedir. Diğer gök katlarından yedinci katta Gün Ana, altıncı katta Ay Ata oturmaktadır

Hiç yorum yok: